'Kekeme çocuğunuzu konuşurken düzeltmeyin'

Ailelerin, Sakin ol, Güzel söyle gibi kelimeler kullanmasının, kekemeliği olan çocuklarda baskı oluşturabileceğine dikkat çeken Dil ve Konuşma Terapisti Şeyda Fırat, bu tür söylemlerden kaçınılması ve geç kalmadan dil terapistine başvurulması gerektiğini belirtti.

'Kekeme çocuğunuzu konuşurken düzeltmeyin'

Ailelerin, "Sakin ol", "Güzel söyle" gibi kelimeler kullanmasının, kekemeliği olan çocuklarda baskı oluşturabileceğine dikkat çeken Dil ve Konuşma Terapisti Şeyda Fırat, bu tür söylemlerden kaçınılması ve geç kalmadan dil terapistine başvurulması gerektiğini belirtti.

Bursa Dörtçelik Çocuk Hastalıkları Hastanesinde dil ve konuşma terapisti olarak görev yapan Şeyda Fırat, "Dünya Kekemelik Günü" çerçevesinde açıklamalarda bulundu. Kekemeliğin, bir konuşma bozukluğu olduğunu dile getiren Fırat, "Kekemelik, konuşma akıcılığının ses, hece, sözcük tekrarları ve ses uzatmaları ile olağan dışı şekilde kesintiye uğramasıdır. Kekemeliği olan bireylerde bu çekirdek davranışlar dışında göz kırpmak, ayak vurmak, omuz silkmek gibi ikincil kurtulma davranışları olabileceği gibi; sözcük değiştirme, ses ekleme, duraksama gibi kaçınma davranışları da görülebilmektedir" dedi.

Kekemeliği olan çocukların, konuşma esnasında takılma, ikincil hareketler ve kaçınma davranışları sergileyebildiğini vurgulayan Fırat, "Aile, bunlara değil, çocuğun ne söylediğine odaklanmalı ve çocuğa söylediği şeyin değerli olduğunu hissettirmelidir. ’Sakin ol’, ’Yavaş, güzel söyle’ gibi sözler, çocuk üzerinde baskı oluşturmakta ve bu baskı daha fazla takılma olmasına neden olmaktadır. Bu nedenle aileler bu tür söylemlerden kaçınmalıdır. Aile, çocuğun konuşmasını bölmemeli, tamamlamamalı, takıldığı sözcükleri tekrar etmemelidir. Tüm bunların yanında geç kalmadan mutlaka bir dil ve konuşma terapistine başvurmalıdır" şeklinde konuştu.

"Bu sözlere aldanmayın"

’15 günde kekemeliğe son’ gibi söylemlerin halk arasında yanlış bilinen bilgiler olduğuna dikkat çeken Fırat, kekemelik terapisinin birçok boyutta ele alındığını ve bireyden bireye değişkenlik gösteren bir süreç olduğunu söyledi. Bu sürecin zaman, emek ve sabır gerektirdiğinin altını çizen Fırat, "Bu bilgiler göz önünde bulundurulduğunda terapi süresinin belli bir standardı olmadığı ve kişiden kişiye değiştiği söylenebilir" ifadelerini kullandı.