Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu

-AK Parti Genel Merkezi tarafından hazırlanan '2023'e Doğru Şehir Buluşmaları' programı çerçevesinde Muğla'da Sjvil Toplum kuruluşları temsilcileri ile bir araya gelen Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu, dünyada baş gösteren gübre krizini çözmek için BM ile çalışmalara başladıklarını belirtti. Bakan Çavuşoğlu, 'Dünya tahıl krizini nasıl çözdüysek gübre krizini de çözmek için çalışıyoruz' dedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu

-AK Parti Genel Merkezi tarafından hazırlanan ‘2023’e Doğru Şehir Buluşmaları’ programı çerçevesinde Muğla’da Sjvil Toplum kuruluşları temsilcileri ile bir araya gelen Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu, dünyada baş gösteren gübre krizini çözmek için BM ile çalışmalara başladıklarını belirtti. Bakan Çavuşoğlu, ‘Dünya tahıl krizini nasıl çözdüysek gübre krizini de çözmek için çalışıyoruz” dedi.

“Şili Dışişleri Bakanı bizden destek istedi”

Dünyanın büyük bölümünün ateş çemberi içinde olduğunu belirten Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, savaşların yanında göç krizi, küresel iklim değişikliği gibi konuların da dünya gündeminde olduğunu ifade ederek, “Etrafımız yine ateş çemberi. Çatışmaların, dünyadaki çatışmaların yüzde 60’ı maalesef bizim etrafımızda. Kuzey’de, Güney’de, Doğu’da, Batı’da yani her yerde istikrarsızlık hakim. Bunların hepsinin bize doğrudan etkileri var. Sadece etrafımızdaki yaşanan bu krizler değil, küresel sınamalar da bizi ve herkesi etkiliyor. İklim değişikliğinin etkilerini hep birlikte yaşıyoruz. Muğla’da, memleketim Antalya’da tarihin en kötü yangınlarını yaşadık. Bu yıl Pakistan’ın üçte biri seller altında ve halen dağlardan sel geliyor. Geçen ay Gürcistan’da ciddi yangınlar çıktı. Üç tane uçağımızı gönderdik zor kontrol altına alındı. Sadece iklim krizi değil, göç kiriz de bugün dünyanın en önemli sorunlarından bir tanesi. Latin Amerika’dan Avrupa’ya herkesin sorunu. Geçen hafta Nevyork’ta görüştüğüm yeni hükümet var biliyorsunuz Şili Dışişleri Bakanı bile bu konuda bizden destek ve tecrübe paylaşımı istedi. Haiti’den Venezüella’dan yüzbinlerce göçmenin kendi ülkelerine geldiğini söyledi. Yine bugün enerji krizi herkesin ortak sorunu. Avrupa bu kışı nasıl geçireceğini düşünüyor. Bina aydınlatmaları kapatılıyor, halka evde sıcak suyu azaltmaları, klimaları kapatmaları çağrısında bulunuluyor, hatta sınırlamalar getiriyor. Birçok Avrupa ülkesinde maalesef bu kış en maksimum ısı derecesi 19 veya 20 olacak. Bu gerçekten endişe verici bir şey. Su, kuraklık, gıda, gübre, sağlık, ulaştırma, tedarik zinciri ve terörizm gibi birçok alanda tüm dünyayı tehdit eden gelişmeler var. Bütün bu gelişmeler karşısında bizim çok farklı alanları içeren aktif bir dış politika izlememiz gerekiyor. Bu bir tercih değil, bu bir zorunluluk. Ülkemiz için, milletimiz için hatta bölgemiz için de bir zorunluluk. Daime dinamik ve hazırlıklı olmak zorundayız. Pandemi sırasında turizm sektörünün nasıl etkilendiğini en iyi sizler bizler biliyoruz. Terörün arttığı dönemlerde turizmin nasıl olumsuz etkilendiğini de hep beraber gördük. Dolayısı ile karşımızda giderek artan sınamalar karşı çok katmanlı ve yenilikçi politikalar üretmemiz gerekiyor. Örneğin bu yaklaşımımız sayesinde pandemi esnasında turizm sektörü en az etkilenen ülke Türkiye oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Turizm, Dışişleri, Sağlık, İçişleri ve Hazine gibi birçok bakanlık el ele verdik ‘Güvenli Turizm’ kavramını dünyada marka haline getirdik. Bunu tüm dünya ile paylaştık ve ‘Türkiye modeli’ diye tüm dünyada konuşulmaya başlandı. Başka birçok krizde de buna benzer adılar attık ve çözümler ürettik.

“Dünyadaki gübre krizini çözmek için çalışıyoruz”

Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle dünyada gübre krizi başladığını belirten Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu, gübre krizini çözmek için BM ile çalışmaların devam ettiğini söylerken, “Rusya-Ukrayna savaşının sona ermesi, olumsuz etkilerinin azaltılması için bizim kadar faal çalışan başka bir ülke var mı? Yok. Geçen hafta BM Genel Kurulunda herkes ülkemizin bu yöndeki çabalarını takdir ettiğini, konuşmalarında ifade etti. Yine geçen hafta esir değişiminin gerçekleşmesini sağladık. Bunun için kapalı kapılar arkasında aylarca süren hassas müzakereler yürüttük. Girişimlerimiz sonucu varılan İstanbul Tahıl Anlaşması ile küresel gıda krizinin önüne geçtik. Zengini fakiri herkes Türkiye’yi teşekkür ediyor. Türkiye’den başka bir ülke de BM dışında bu sorunu tek başına çözemez. Ama biz de BM’siz olmaz dedik. Mutlaka BM’nin çatısı altında gerçekleştirmemiz gerekiyor, çünkü varılan anlaşmanın meşruiyeti de çok önemli idi. Şimdi küresel gübre arzı konusunda da yeni bir krizin önüne geçmek için BM ile birlikte Ukrayna ve Rus gübresinin dünya pazarlarına taşınması için çalışıyoruz. Bu gübreye tüm dünyanın ihtiyacı var. Dünyadaki gübrenin zaten yüzde 70’ini zaten Rusya üretiyor. Ukrayna da aynı şekilde gübre üretiyor. Dolayısı ile bu gübrenin önündeki ihracata yönelik engelleri kaldırmazsak tarım ülkeleri endişe duyuyor. Brezilya Dışişleri Bakanı da aynı şeyi söylüyor, Endonezya Dışişleri Bakanı da aynı şeyi söylüyor görüşmelerimizde. Yine herkesi gözü bizde. İnşallah bu sorun da aynı yapıcı ve stratejik tutuklarımızı devam ettireceğiz ve BM ile birlikte gerekli çalışmaları yapıyoruz. Bunlar büyük bir diploması gerektiriyor. Dünyanın bu kadar bölündüğü bir ortamda savaşan taraflarla konuşabilmek öyle herkesin harcı da değil. Hele hele bu denge politikasını sürdürmek kolay değil. Bu dönemde herkesin öyle ilkeli davranması da kolay değil. Çünkü artık farklı ve başka aktörler var. Olumlu, olumsuz aktörler var, baskı yapan aktörler var. Avrupa ülkelerine baskı yapanlar var. Ben biliyorum bizim gibi düşünen ülkeler de var. Ama değişik sebeplerden dolayı bu denge politikasını sürdüremiyorlar ve bizim kadar ince bir çizgide yürümek öyle kolay değil. Bunu da başaran ülke yok. Bu hem güç, hem liderlik, hem adanmışlık, hem ekip ruhu, hem de nitelikli kadrolar gerektiren zor bir iş” dedi.

“Ekonomi diplomasisi”

Türkiye’nin ekonomi diplomasisi alanında önemli adımlar attığını belirten Çavuşoğlu, “Bu çok katmanlı diplomasinin bir diğer unsuru ekonomi diplomasisi. Küreselleşen dünyada ticaret, yatırım, turizm, lojistik, sağlık, enerji, çevre, kültür ve savunma gibi konuların dış politika ile bağlantılı olduğunu hepimiz biliyoruz. Ekonomi diplomasisi, turizm diplomasisi gibi alanlardaki çalışmalarımız ile halkımızın refahının artmasına doğrudan katkı sağlıyor. Misyonlarımız, girişimcilerimizin, ihracatçılarımızın her zaman yanında” dedi.

“Yunanistan ayağını denk almalı”

Komşuluk hukukundan nasip almamış Yunanistan’ın ayağını denk alması gerektiğini ifade eden Bakan Çavuşoğlu, “Herkese anladığı dilden konuşuyoruz. Diyalogdan ve diplomasiden anlayana dostluk, zordan anlayana zor. Hangi dilden anlıyorlarsa milletimizin çıkarlarını korumak bizim için bir zorunluluktur. Bodrum’un, Marmaris’in, Datça’nın dibindeki adalar anlaşmalara rağmen silahlandıran Yunanistan’a anladığı dilden konuşmaya devam edeceğiz. Komşuluk hukukundan nasibini almamış Yunanistan ayağını denk almalı. Şimdi kendisine gaz verenleri yarın iş ciddiye binince ortalıkta görmezler. Yunanistan kendi bildiği şu sözü unutmasın. ‘Yumurta taşın üstüne düşse de taş yumurtanın üstüne düşse de kırılan yumurta olur’ Peki diploması alanında yapılması gereken neyse yapıyoruz, ne varsa yapmaya da devam edeceğiz” dedi.

“Ege ve Doğu Akdeniz’de hakkımızı kimseye yedirmeyiz”

Ege ve Doğu Akdeniz ile BM Genel Sekreteri, AB ve NATO’ya mektup gönderdiklerini belirten Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “Geçen ay BM Genel Sekreteri ile BM Güvenlik Konseyi üyeleri NATO ve AB üyesi ülkelerin bakanlarına bir mektup daha gönderdim. Ege’de karasuları, kıta sahası, hava sahası, adaların silahlandırılması, aidiyeti belirsiz ada, adacık ve kayalıklar gibi birçok konu hakkında görüşlerimizi tekrar kayda geçirdik. Gayri askeri statüdeki adaların silahlandırılması konusunda Birleşmiş Milletlere iki mektup yazdım. Yunanistan’ı zaten bu kadar zıvanadan, kontrolden çıkaran da bizim bu kararlı ve kendimizden emin gerçekleri söyleyen adımlarımızdır. Yunanistan bizim bu mektuplarımıza siyasi içerikli ve zayıf cevaplar verdi. Hukuki içerikli cevaplar veremedi çünkü verecek bir cevabı yok. Ege ve Doğu Akdeniz’deki hakkımızı, hukukumuzu kimseye yedirmeyiz. Herkes aklını başına alsın, ayağını denk alsın. Türk milleti bu konularda tek yürektir” dedi.